Birinci Derece Yakını Meme Kanseri Tanısı Alan Kişide Risk Değerlendirmesi, Tarama ve Koruyucu Yaklaşımlar
- Prof Dr Ulus Ali Şanlı
- 12 minutes ago
- 5 min read
Özet
Birinci derece akrabasında (anne, kız kardeş, kız evlat) meme kanseri bulunan bireylerde, kişisel meme kanseri riski anlamlı derecede artmaktadır. Bu artışın düzeyi; tanı yaşı, ailedeki olgu sayısı, tümör özellikleri ve eşlik eden diğer kanser öyküleri ile yakından ilişkilidir. Bu makalede, birinci derece yakınında meme kanseri tanısı alan bireyler için risk değerlendirmesi, genetik danışmanlık, tarama stratejileri ve risk azaltıcı yaklaşımlar güncel onkoloji pratiği çerçevesinde özetlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Meme kanseri, aile öyküsü, birinci derece akraba, BRCA, tarama, profilaktik cerrahi, kemoprevensiyon
### Giriş
Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen malignite olup, önemli bir kısmı sporadik olmakla birlikte, yaklaşık %5–10’luk bölümünün herediter kökenli olduğu kabul edilmektedir. Birinci derece bir akrabada meme kanseri varlığı, bireyin yaşam boyu meme kanseri riskini arttıran en önemli klinik belirteçlerden biridir. Özellikle genç yaşta tanı alan, bilateral meme kanseri bulunan veya birden fazla aile bireyini etkileyen olgularda kalıtsal sendrom olasılığı artar. Bu nedenle, birinci derece yakınında meme kanseri tanısı alan kişilerde sistematik bir risk değerlendirmesi ve buna uygun tarama/koruyucu stratejilerin planlanması büyük önem taşır.
### Aile Öyküsü ve Risk Düzeyinin Sınıflandırılması
Birinci derece akrabada meme kanseri varlığı, tek başına riski arttırmakla birlikte, riskin niceliği aşağıdaki faktörlere göre değişmektedir:
- Tanı yaşı
- 40–45 yaş altında tanı alan olgularda herediter sendrom olasılığı belirgin olarak yükselir.
- Ailedeki olgu sayısı
- Birden fazla birinci veya ikinci derece akrabada meme kanseri öyküsü (anne + teyze/hala, iki kız kardeş vb.).
- Eşlik eden diğer kanserler
- Over, prostat (özellikle agresif seyirli), pankreas kanseri gibi BRCA ilişkili malignitelerin varlığı.
- Erkek meme kanseri öyküsü
- Ailede erkek bireyde meme kanseri görülmesi, kalıtsal mutasyon olasılığını kuvvetle destekler.
- Tümör özellikleri
- Üçlü negatif meme kanseri, yüksek gradlı tümörler vb., özellikle genç yaşta görüldüğünde genetik etyolojiyi düşündürür.
Bu parametreler ışığında bireyler kabaca şu kategorilere ayrılabilir:
1. Ortalama riskli ancak aile öyküsü olan bireyler,
2. Artmış riskli bireyler,
3. Yüksek riskli / olası herediter sendrom taşıyıcıları.
Bu sınıflandırma, tarama başlama yaşını, kullanılacak görüntüleme yöntemlerini ve risk azaltıcı seçeneklerin agresifliğini doğrudan etkiler.
### Genetik Danışmanlık ve Genetik Testlerin Rolü
Belirli ailevi ve klinik özellikler varlığında, kalıtsal meme kanseri sendromlarından şüphelenilmeli ve bireyler genetik danışmanlığa yönlendirilmelidir. Genetik değerlendirme, çoğunlukla BRCA1/2 başta olmak üzere çok genli panelleri içerebilir.
Genetik değerlendirme için tipik endikasyonlar:
Birinci derece akrabada ≤45 yaşında meme kanseri tanısı,
Ailede iki veya daha fazla birinci/ikinci derece akrabada meme kanseri,
- Ailede over kanseri öyküsü,
- Erkek meme kanseri varlığı,
Aynı bireyde meme ve over kanserinin birlikte bulunması,
Genç yaşta bilateral (iki taraflı) meme kanseri.
Bu durumlarda, tıbbi onkoloji veya klinik genetik biriminde ayrıntılı aile ağacı analizi yapılmalı; uygun bulunan olgularda genetik testler planlanmalıdır. Genetik test sonucunun pozitif olması (örneğin patojenik BRCA1/2, PALB2 mutasyonları) tarama stratejilerini ve koruyucu yaklaşımları anlamlı şekilde değiştirmektedir.
### Tarama Stratejileri
Tarama programı; bireyin yaşına, menopoz durumuna, aile öyküsünün yoğunluğuna ve varsa saptanan genetik mutasyona göre kişiselleştirilmelidir.
#### 1. Ortalama veya Hafif Artmış Riskli Bireyler
Örneğin, annesinde 60 yaşında meme kanseri tanısı olan, başka ek risk faktörü bulunmayan bir kadında, genel popülasyona benzer ancak bir miktar yoğunlaştırılmış bir tarama programı uygulanabilir.
- 20–39 yaş arası:
- Yıllık klinik meme muayenesi,
- Ayda bir kendi kendine meme muayenesi (KKMM) eğitimi ve uygulaması,
- Klinik şüphe olmadığı sürece rutin görüntüleme gerekmeyebilir; ancak ek risk faktörleri veya yoğun meme dokusu varlığında ultrasonografi ile bireyselleştirme yapılabilir.
- 40–69 yaş arası:
- Yıllık mamografi (bazı rehberler iki yılda bir önermekle birlikte, birinci derece yakın öyküsü varlığında yıllık tarama sıklıkla tercih edilmektedir),
- Gerek görüldüğünde meme ultrasonografisi ile destek,
- Yıllık klinik muayene ve düzenli KKMM.
- 70 yaş ve üzeri:
- Tarama, biyolojik yaş ve beklenen yaşam süresine göre (genellikle ≥10 yıl yaşam beklentisi) sürdürülmeli veya sonlandırılmalıdır.
#### 2. Yüksek Riskli veya Genetik Mutasyon Taşıyıcısı Bireyler
BRCA1/2 veya benzeri yüksek penetranslı mutasyon saptananlar, genç yaşta tanılı birden fazla aile bireyi bulunanlar ya da erkek meme kanseri öyküsü olan ailelerde risk belirgin olarak yüksektir.
Bu bireylerde sıklıkla aşağıdaki prensipler uygulanır:
- Tarama başlangıç yaşı:
- Ailedeki en genç tanı yaşından yaklaşık 10 yıl önce, ancak çoğu rehberde 25 yaşından önce başlanmaması önerilir.
- Örneğin, annesine 38 yaşında meme kanseri tanısı konulmuş bir bireyde, tarama 28 yaş civarında başlatılabilir.
- Yüksek risk tarama yaklaşımı:
- 25–40 yaş aralığında yıllık meme manyetik rezonans görüntüleme (MR),
- 30–35 yaşından itibaren yıllık mamografi (gerekirse ultrasonografi ile desteklenerek),
- 6–12 ayda bir klinik meme muayenesi.
Bu bireylerin takibi ideal olarak tıbbi onkoloji, genel cerrahi, radyoloji ve klinik genetikten oluşan multidisipliner bir ekip tarafından yürütülmelidir.
### Risk Azaltıcı (Koruyucu) Yaklaşımlar
Yüksek riskli ve özellikle patojenik BRCA1/2 mutasyonu taşıyan bireyler için taramaya ek olarak risk azaltıcı stratejiler gündeme gelmektedir.
#### 1. Risk Azaltıcı Cerrahi
- Bilateral profilaktik mastektomi:
- Meme kanseri riskini anlamlı oranda azaltır.
- Karar; mutasyon tipi, bireyin yaşı, aile öyküsünün yoğunluğu, kozmetik beklentiler ve psikososyal faktörler dikkate alınarak verilmelidir.
- Risk azaltıcı salpingo-ooforektomi:
- BRCA1/2 taşıyıcılarında, over ve tubaların belirli bir yaştan sonra profilaktik olarak çıkarılması; over kanseri riskini belirgin azaltır ve meme kanseri riskinde de azalma sağlayabilir.
- Doğurganlık planı, menopoz durumu ve bireysel tercih bu kararda belirleyicidir.
#### 2. Farmakolojik Risk Azaltımı (Kemoprevensiyon)
Cerrahi istemeyen veya cerrahi için uygun olmayan, ancak yüksek riskli bireylerde; seçilmiş olgularda farmakolojik ajanlarla risk azaltımı düşünülebilir:
Premenopozal veya postmenopozal kadınlarda tamoksifen,
Postmenopozal kadınlarda raloksifen veya aromataz inhibitörleri gibi ajanlar, özellikle östrojen reseptör pozitif tümörlerin önlenmesinde rol oynayabilir.
Bu tedaviler; yan etki profili, tromboembolik risk, uterin patolojiler ve diğer komorbiditeler göz önünde bulundurularak tıbbi onkolog tarafından bireysel bazda değerlendirilmelidir.
#### 3. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Her risk düzeyinde aşağıdaki yaşam tarzı düzenlemeleri önerilmelidir:
Vücut kitle indeksinin normal aralıkta tutulması,
Haftada en az 150 dakika orta şiddette fiziksel aktivite,
Alkol tüketiminin kısıtlanması veya bırakılması,
- Sigaranın bırakılması,
Menopoz sonrası gereksiz ve uzun süreli hormon replasman tedavisinden kaçınılması.
Bu müdahaleler, sadece meme kanseri değil, kardiyovasküler hastalıklar ve diğer maligniteler açısından da fayda sağlar.
### Kendi Kendine Meme Muayenesi ve Semptom Farkındalığı
Birinci derece yakınında meme kanseri bulunan bireylere, kendi kendine meme muayenesi (KKMM) öğretilmeli ve düzenli uygulamaları teşvik edilmelidir. Tipik olarak, adet gören kadınlarda her ay adetin bitiminden sonraki ilk hafta, postmenopozal kadınlarda ise her ay belirlenen sabit bir günde muayene önerilir.
Alarm bulguları:
- Yeni gelişen kitle veya sertlik,
Meme başında çekinti, kabuklanma, kanlı veya seröz akıntı,
Ciltte portakal kabuğu görünümü, kızarıklık veya ödem,
- Koltuk altında ele gelen lenf nodu.
Tarama programı devam ediyor olsa dahi, bu belirtilerden herhangi birinin ortaya çıkması durumunda, beklemeden hekime başvurulması gerektiği vurgulanmalıdır.
### Psikososyal Boyut ve Danışmanlık
Birinci derece yakını meme kanseri tanısı alan bireylerde, sıklıkla artmış kaygı, kanser korkusu ve “sıradaki ben miyim?” düşüncesi gözlenir. Bu durum, hem yaşam kalitesini hem de tarama programlarına uyumu etkileyebilir.
Gerekli durumlarda:
- Psikoonkoloji veya psikiyatri desteği,
Aile içi iletişim ve genetik bilgilendirme için profesyonel danışmanlık,
- Destek gruplarına yönlendirme,
gibi yaklaşımlar, hem psikososyal uyumu hem de medikal önerilere bağlılığı artırmaktadır.
### Sonuç
Birinci derece yakınında meme kanseri öyküsü bulunan bireylerde, risk değerlendirmesi, genetik danışmanlık, kişiselleştirilmiş tarama stratejileri ve uygun hastalarda risk azaltıcı girişimlerin planlanması, modern meme onkolojisinin temel bileşenleridir. Bu bireylerin, tıbbi onkoloji veya klinik genetik birimlerine yönlendirilerek aile ağacı analizinin yapılması, gerekirse genetik testlerle desteklenmesi ve yaş ile risk düzeyine uygun memeye yönelik tarama programlarının yazılı olarak sunulması önerilir. Multidisipliner yaklaşım, hem onkolojik sonuçları hem de hastaların psikososyal uyumunu iyileştirmektedir.


Comments