Meme kanserinden sonra gebelik: son kanıtlar ve pratik hususlar
- Prof Dr Ulus Ali Şanlı
- 5 Tem
- 1 dakikada okunur
Meme kanseri bakımındaki gelişmeler her yaştan kadında sağ kalım oranlarını önemli ölçüde iyileştirmiştir; ancak genç sağ kalanlar, tıbbi ve psikososyal sonuçlarını etkileyebilecek doğurganlık, gebelik ve anne-fetüs sağlığı ile ilgili benzersiz zorluklarla karşı karşıyadır. Giderek artan bir şekilde, genç kadınlara üreme planlarını ve hedeflerini tamamlamadan önce meme kanseri teşhisi konulmakta ve yaşa bağlı doğurganlık azalmasıyla gonadotoksik tedaviler ve uzun süreli endokrin tedavisi uygulanabilmektedir. Tedavi öncesi danışmanlık, beklentileri yönetmek, üreme ve tedavi hedeflerini uyumlu hale getirmek, gelecekteki çocuk doğurma fırsatlarını planlamak ve gerektiğinde doğurganlık koruma müdahalelerine yönlendirmek için kritik öneme sahiptir. Kanıtlar, bireysel risklerin ve tedavi geçmişlerinin dikkatlice değerlendirildiği tedavi sonrası senaryolarda gebelik ve emzirmenin güvenliğini desteklemektedir. Doğurganlık üzerindeki etkileri hakkında çok az veya hiç veri bulunmayan CDK4/6 inhibitörleri, poli-ADP-riboz polimeraz inhibitörleri ve bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri gibi yeni ajanların artan kullanımı, bu alanda daha fazla araştırmaya acil ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Hastalığın seyri boyunca uygulanan hasta merkezli, multidisipliner yaklaşımlar, modern meme kanseri tedavisinin üreme karmaşıklıklarıyla mücadele eden genç meme kanseri hastalarının üreme sağlığını ve genel yaşam kalitesini desteklemek için önemli olmaya devam etmektedir.
コメント